Karadeniz Ereğlili vatandaşlar olarak simgemizi koruyamadık.
Bildiğimiz üzere Karadeniz Ereğli; çileği, çeliği ve kömürü ile anılır.
Fakat Ereğli’ye ait olan Ereğli çileğini 20 yıldır Osmanlı çileği olarak biliyoruz.
Öncelikle çileğimizin tarihine bakarsak Ereğli’de çilek üretimi Kurtuluş Savaşı’nın yıllarında başladığı iddia ediliyor. Osmanlı döneminde (14. Y.Y – 1922) Ereğli’de çilek üretimi yok.
O halde Ereğli çileğini Osmanlı çileği olarak anmamızın da bir sebebi yok.
Türkiye literatüründeki çileklere bakarsak karşımıza şunlar çıkıyor;
“Bursa Çileği, Arnavutköy Çileği, Ereğli Çileği, Dağ Çileği, Orman Çileği”
Erdemir’in kaynaklarında da Ereğli çileğinden Osmanlı çileği diye bahsedilmiyor.
Sadece Erdemir’in değil hiçbir metin ve kaynaklarda Osmanlı çileği olarak geçmiyor, Ereğli çileği olarak geçiyor.
Literatürde geçen çilekler arasında ismiyle anılmayan tek çilek türü ise Ereğli çileği’dir.
Ereğli çileği ne zamandan beri Osmanlı çileği olarak anılıyor ?
AKP’nin iktidara geldiği 2000’li yılların başlarına kadar Ereğli çileği olarak anılıyor ve ticarete konu oluyordu.
Şu an ise Kdz.Ereğli Belediyesi’nin sitesinde bile Osmanlı çileği olarak bahsediliyor.
Ereğli’nin simgesi olan çileğin adının değiştirilmesi Ereğli için son derece büyük bir kayıp ve saygısızlıktır.
Duayen gazeteci Sina Çıladır, bu konu üzerine araştırmalar yaparak yazılarına döktü. Fakat o günden bugüne kadar kimse bu konuyu tekrarlamadı ve üzerine düşmedi.
Biz Ereğlililer bu konuda gerekli savunmamızı yapmazsak simgemiz olan Ereğli çileği sonsuza kadar Osmanlı çileği olarak kalacak.
Ereğli çocuğuyum diyerek, göğüs kabartarak bu işler maalesef yürümüyor.
Eğer Ereğli çocukları olarak tarihimizi koruyamazsak, bizlerden sonra gelecek nesil ise asparagas bir tarihle yetişecek.
Bu konu literatürde değişene kadar köşe yazılarım ve haberlerim içerisinde sık sık göreceksiniz.
Yazımı ise Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün şu sözü ile bitirmek istiyorum;
“Değerlerine ve geçmişine sahip çıkmayan milletler, yok olmaya mahkûmdur.”
-Mustafa Kemal ATATÜRK