Bugünlerde gazetecilik sektörünün çok kötü günlerini yaşıyoruz.
Utanç verici yazılar, söylemler, iddialar…
Nereden başlasam inanın bilmiyorum.
Kdz.Ereğli Gazeteciler Derneği Başkanı Şafak Erel ve benim deyimimle yaverleri, iddiları ile BATİYAC üyesi olan gazetecileri ‘tezyif’ etmeye çalıştılar. Fakat farkında olmadan sektörü lekelediler.
Başta Necati Günay’a yapılan bu terbiyesiz iddialar, bütün gazeteciler için onur kırıcı bir durumdur.
Kdz.Ereğli Gazeteciler Derneği’nde 16 yıl başkanlık görevini sürdürmüş olan Günay, biz yeni gazetecilerinde örnek alması gereken biridir. Benim ilk günlerimde o dönemin başkanı kendisi idi. Her gittiğimde bana gazetecilikten bahseder, muhabbet etmeye başlardı. Ve bunu fark ettim ki her genç ile yapıyor, onların dertlerini dinliyordu.
Şu an ki yönetime baktığımda ise kapılara soyut bir zincir vurulmuş, kimse o zinciri kıramıyor.
Sebebi ise bencilliğin ta kendisidir.
Yazdığı yazılar ve kullandığı üslup ile başkan demeye bin şahit olan Şafak Erel’in, utanmadan ve korkak bir şekilde bana can-con gibi benzetmeler yapması, ve aynı köşe yazısının içinde beraber çalıştığım isimlere yaptığı benzetmeler ve iddiaların hepsi karalama yönünde yalanlardan ibarettir.
Gazetecilik sektöründe bu şekilde üslup kullanan her kim olursa olsun, ben ve beraber çalıştığım kimseler tarafından asla ‘mürur’ edilmeyecektir.
Sektöre ilk girdiğim andan itibaren; sağda-solda gazetecilere karşı küçük düşürücü sözler işitiyorum, keşke kulaklarım o an sağır olsa diyorum.
Gazetecileri küçük düşürecek davranışlar görüyorum, keşke o an gözlerim körleşse diyorum.
Madem ki bu kadar kirlettiniz bu mesleği; hala devam etmeyi bırakında, genç gazetecilere temizlemesi için izin verin.
İnsanları ‘iğfal’ etmeyin.
Gerçek bir gazetecinin isteyeceği son şey bir savaş olması gerekir. Bizlerin mülahazaları hakkaniyetin yerini bulmasından ibarettir. Lakin bakıldığında bu bahsettiğimiz kişiler, olayları tamamen kötü niyete taşıyarak, gazeteciler içerisinde bir ‘iç savaş’ başlatmaya resmen hazırlar.
Yazık, yazık, yazık…
Bizlerin ‘barış’ı sizlerin ‘savaş’ından üstün gelecektir.
Yazdığımız bu yazılar ‘müessir’ olana kadarda asla ve asla durmayacak, sonuna kadar hak ne ise onun için çabalayacağız.
Korkak ve ahlaksız söylemler, yazılar ve iddialar gerçek gazetecilerin yapacağı şeyler değildir.
Meydan bizlerin, sizlerin, hepimizin meydanı. Bunu kirletmekte bizim elimizde, gelecek ufka tertemiz bırakmakta bizim elimizde.
Elleri kirli olan gazeteciler söz sahibi olabiliyor ise, kafaları kirli olan gazeteciler yüzünden olmuştur.
Onuru son derece yüksek olan bu sektörün, kirli insanları barındırmaması gerekir.
Çabamızda, savaşımızda sadece bunun için olacaktır.
“Türkiye basını milletin gerçek ses ve iradesinin doğduğu yer olan cumhuriyetin etrafında çelikten bir kale oluşturacaktır. Bir düşünce kalesi, düşünce yolu kalesi. Basın görevlilerinden bunu istemek, cumhuriyetin hakkıdır.”
-Mustafa Kemal Atatürk