Küçük bir kayığımız olsun isterdim,
Kürek çektikçe masmavi sularda sallanan.
Balık tutmak isterdim birer ikişer,
Kumsalda ateş yakıp, sofra kurmak sana.
Kediler sarardı etrafımızı balık kokusundan,
Ben kaçardım,
Sen ; Ah sen !
Sen ellerinle beslerdin yavaştan yavaştan,
Bir kendin yerdin, üç onlara verirdin.
Hiç bilmediğim bir yerde uyanmak isterdim seninle,
Etrafı izlemek isterdim miskin ve sakin.
Tüm o şehri dolaşmak isterdim,
Magnet almak isterdim sevdiklerimize.
Birer kap tatlı yemek isterdim kahve yanında,
Fotoğraf çekmek isterdim albümlere.
Kuşları mutlu etmek isterdim,
Koca bir rulodan yemlik yapmak.
Asmak kavak ağacına,
Konuşlarını izlemek dallara,
Ve cıvıltılarını dinlemek.
İşten döndüğünde kapıyı ben açmak isterdim sana,
Hoşgeldin diyebilmek isterdim.
Sarılmak boynuna,
Terlik uzatmak isterdim ayaklarına.
Gün batımına bakan bir evimiz olsun isterdim,
Yaz akşamları karşısına geçip demli birer çay doldurmak bize.
Sen omzumdan öperdin,
Ben gögsüne yatıp seyre dalardım.
Ne çok isterdim bir bilsen,
Bize dair ne güzel hayaller.
Bir araya gelmemiz rastlantı değildi biliyorum,
Bizler Tanrı’nın yeryüzünde,
Yaralı iki kalbin birbirine derman olması için gönderdiği ilaçlardık.
Biz Tanrı’nın eseriydik.
Öyleyse neden yarım kaldık ?